Okurken sıcacık bir hisle örtüyor üstünüzü hikaye..
Sadri' nin hikayeyi yaşamasından tutunda, yıllar sonra aşkının başladığı
İstanbul' da hatıra adına
bulabildiği o iki kişilik bankı anlatmasına kadar çok etkileyici bir
hikaye.
İnsanların birbirlerini sevme biçimleri, şimdikinden ne kadar farklıysa,
bir o kadar içi dolu,
buram buram mutluluk dolu.
Bazı anlatımlar öyle güzeldi ki, kısacık hikaye de bu kadar güzel
anlatımları bulmak çok hoşuma gitti.
Özellikle günümüzde kalın kitap yazmanın başarı sayıldığını(!)
düşünürsek,
kitap sayfasıyla başarının hiçte doğru orantılı olmadığını görebiliriz
bu kitapta.
Seksen sayfaya sığdırılmış sıcacık bir hikaye de olsa, ben Sadri
ve Selma 'yı daha uzun cümleler de
dinlemek isterdim yine de :)
Özellikle aşk kelimesinin bile içinin boşaltıldığı bir dönemde gerçek
duyguları hatırlattığı için belki de.
Kalbi dile getiren bir çift göze yazılmış şiirler kalmadı artık, her
şeyi hazıra getirir olduk,
'nasılsa yazılmışı var' diyoruz ama kim, insanın sevdiğine olan
duygularını kalbindeki gibi anlatabilir ki
yada hangi göz, sevdiğini kendi gözünden görebilir ki?
İşte bu kitap bana bunları düşündürürken diğer yandan bu duyguların
kalmadığını hatırlatırken de
En çok hoşuma gidense Sadri'nin dedesinin torununa verdiği nasihat oldu,
'Sana neşe verene sen de neşe ver. Hayat gelip geçerken yanındakinin kim
olduğu mühimdir çünkü
Doğru yoldaş gül bahçesine, yanlış yoldaş ise gülün dikenine götürür
adamı.
Sen sen ol, güle ulaşmaya bak.'
Ben de yazar vasıtasıyla herkesin güle ulaşmasını temenni ediyorum.
Ve bu naif hikayeyi okumanızı tavsiye ediyorum.
Yeşil Kuyu - Sercan GÖRDÜM
Karina Yayınları - 1.baskı / Mayıs 2014
80 sayfa
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder