28 Aralık 2014 Pazar

100 DÜNYANIN GİZLİ YÜZÜ - DANIELLE MARTINIGOL (Yorum 60 )



100Dünyanın Gizli Yüzü bilim kurgu dalında kaleme alınmış güzel bir gençlik kitabı.
Bilim kurguyu izlemek kadar okumayı da severim.
Ve okurken bütün o canlı organizmalar Bati'ler , Abis'ler gözümün önünde canlanıverdi. 
Dünyada ve uzayda var olan,
son derece ileri teknolojinin hüküm sürdüğü bir hayat,
ve ilkel görünmek uğruna saklanan büyük bir sır.
Kitap aynı zamanda 2003 Chronos Ödülü, 2002 Grand Imaginaire Gençlik Romanı Ödülü ve
1997 yılında Ulusal Kitap Merkezinin teşvik bursundan yararlanmış, önemli bir eser.
100Dünya serisi olarak çıkaran kitabın, ikincisi Başkadeniz'e Dönüş şu an piyasalarda. Üçüncüsü ise Abislerin Çağrısı. Serini diğer kitapları da okuduğumda yorumlarımı paylaşacağım. 

100Dünyanın Gizli Yüzü - Danielle MARTINIGOL
ON8 kitap - 07.2014
Çeviren - Azade Aslan
189 sayfa

RAHAT BATINCA - UĞUR MISTAÇOĞLU (Yorum 59)




Kitabımın, yazarı Uğur bey tarafından imzalı olduğunu söyleyerek başlamak isterim yazıma :) 
22 adet hikayeden oluşan eğlenceli bir kitap Rahat Batınca.
Hepimizin yaşadığı, günlük hayatın içinden olan, oldukça cesur bir kalemle yazılmış bu hikayeler,
sizi kimi zaman gülümsetirken kimi zaman da hüzünlendiriyor. 
Yazarın oldukça sıra dışı bir tarzı olduğunu da eklemek isterim.
Yoğun zamanlarınızda ya da yazarın da dediği gibi rahat battıysa size de, kafanızı yormadan, sizi rahatlatacak
bu hikayeleri okuyabilirsiniz.

Rahat Batınca - Uğur MISTAÇOĞLU
Sokak kitapları - Şubat 2014

205 sayfa

25 Aralık 2014 Perşembe

Kitap Yorumum# ÖLÜMSÜZ JULİET - STACEY JAY (Yorum 58)



d&r ' ın yaptığı harika indirimlerden birinde aldığım kitaplardan Ölümsüz Juliet. 
Kapak görselinde 'gelmiş geçmiş en büyük aşk hikayesi bir yalandan ibaret' yazıyor. Bunu okuyunca meşhur 
Romeo ve Julıet' den esinlenen bir hikaye olduğunu düşünerek almaya karar verdim.
Nitekim de öyleydi.
Gelmiş geçmiş en büyük aşk hikayesini fantastik bir türde anlatmış yazar.
Gerçek aşkı yakalayan çiftleri bir araya getirmek için asırlardır yeryüzüne farklı bedenlerde gelen Juliet. 
Ruhu karanlıklar tarafından ele geçirilen ve aşıkları birbirinden ayırmak için uğraşan Romeo.
Yüz yıllar önce birbirine aşık bu çiftin günümüzdeki savaşı nasıl biter acaba?
Yaygın olan inanışta ki gibi kötüler hep kazanır mı?
Ve aşk !! Sen nelere kadirsin ...
Kitap da sevdiğim bir vurgu var ki söylemeden geçmek istemiyorum.
Sevmek, aşık olmak için bedene değil ruha sahip olmak gerektiğini vurgulamış. Elbette kitapta ki gibi fantastik bir dünya değil yaşadığımız yer, tabii ki bedenlerimize ihtiyacımız var.
Ama bazen hepimiz unutmuyor muyuz? Aşık olduklarımız suretler değil,
ruhlarımızın ta kendisi... 

Ölümsüz Juliet - Stacey Jay
DEX yayınları - 2011
Çeviren - Alkım DOĞAN
255 sayfa 
Gönderen ayşe gül 

24 Aralık 2014 Çarşamba

BİR ANKARA HİKAYESİ 'GÖLGE' - ÜMİT DAĞCI (Yorum 57)



Hikayesini merak ettiğimiz insanlar vardır,
Ne anlatırlar yaşadıklarını ne de dert yanarlar ama bilirsiniz ki
acı yaşanmışlıkları vardır.
Gözlerinin dalıp gitmesinden, umursamaz hayat bakışından,
bazen de kurdukları ilişkilerden anlarsınız yüreklerinde biriken hüznü.
Bu kitap da işte böyle bir hikayeyi anlatıyor.
Küçük yaşta önce babasını, ardından annesini yitiren ve bunun için kendini sorumlu tutam
baş karakter Pekcan nam-ı diğer Gölge.
Hani eskiden mahalle abileri vardı.
İhtiyacı olana, sıkıntıda olana ya da gördüğü yanlış karşısında
sessiz kalamayıp olaylara müdahil olan,
Pekcan'da böyle bir karakter işte.
Kaderin onun için hazırladığı oyundan haberi olmazsınız Delal'e yardım eder.
Tanıştığı bu yeni aile hayattaki özlemlerini hatırlatırken,
diğer yandan yüreğini burkan trajik bir gerçeği de ortaya çıkarıyor.

Bir çırpıda okuyup bitireceğiniz,
diyaloğu bol, akıcı ve sade bir dille yazılmış kitap.
Beğeneceğinizi umuyorum,.
Bir Ankara Hikayesi Gölge - Ümit Dağcı
156 sayfa


Kitap Yorumum# BORA'NIN KİTABI - AYŞE KULİN (Yorum 56)



Bora'nın kitabı geçtiğimiz günlerde okuduğum Gizli Anların Yolcusu adlı romanın ikinci kitabı. İlk kitap için yazdığım yorumu okuyanlar hatırlayacaktır. 
İlginç,  merak uyandıran bir konu olmakla birlikte, yorumumdan sonra fikirlerini ileten bazı okuyuculara göre de oldukça itici bulunan bir hikayeydi.
İlk kitap karakterlerden birinin gözüyle anlatılırken, Bora'nın Kitabı da diğer bir
karakterin gözünden anlatılmış.
Olayları bildiğimden kitap biraz durağan geldi bana.
Aslında ilk kitabı okumayan biri için durağan sayılmaz, üstüne ben çok yakın 
zamanda okumuş bulundum ikinci kitabı.
Olaya nereden bakarsanız bakın, kimi haklı çıkarmaya çalışırsanız çalışın,
sanırım değiştiremediğimiz tek şey yaşadıklarımız oluyor.
Geçmişi geçmişte bıraktığınızı sanıyoruz ama o tüm haşmetiyle bekliyor ve 
yakaladığı en ufacık bir fırsatta baş köşeye oturuveriyor.
Bazen kader önümüze çıkarıyor geçmişi, bazen hatalarımız ve bazen özlemlerimiz belki de...
Geçmişini unutmak isterken, ondan kaçamayan ve bu uğurda yaptığı hataları düzeltmek
için uğraşan ama diğer yandan susmayan vicdanının altında ezilen
bir insanın hikayesi Bora'nın kitabı...


21 Aralık 2014 Pazar

BİR GECEYE ALTI AY - MERYEM SEYDA PARLAK (Yorum 55)



Bu psikolojik roman doğruyu söylemek gerekirse farklı bir deneyim oldu benim için.
Okurken biraz çelişkiler yaşamadım desem olmaz.
Nedeniyse, standart romanlarda alışık olduğumuzdan fazlaca bilgi içermesi, buna karşılık bir araştırma kitabı olamayacak kadar da iyi kurgulanmış olması.
Kötü diye adlandıracağımız bir insan, altı ayda farklı bir insana dönüşebilir mi acaba derken
bir yandan da kendinizi bolca sorgulamanıza neden oluyor.
Aynı zamanda yaşamın müdahelesiz bize getirdikleri karşısında ki iç dünyamızı 
ve toplumda kabul edilmeyen olgular karşında yaşamanın ne kadar acımasız bir hal 
aldığını tüm çıplaklığıyla anlatıyor. 
Tüm kötülüklerin içinde ki masumiyetle, tüm masumiyetlerin içinde ki kötülüğün, kol kola gezdiğini
bir kez daha fark ettim bu kitapla.
Daha önce okumadığınız bir tarz olabilir ama yeni deneyimler kazanmak, yeni yolculuklar yapmak gerekli 
değil mi?
Bence alıp okuyun, tavsiyemdir.


Meryem Seyda PARLAK - Bir Geceye Altı Ay
Cinius Yayınları - Nisan 2013 (1.baskı)
270 sayfa

20 Aralık 2014 Cumartesi

ATEŞBÖCEĞİ YOLU - KRISTIN HANNAH (Yorum 54)

Yazar Kristin Hannah' ın okuduğum ilk romanı.
Tutkunlarının olduğunu iyi biliyorum 
ve bu tutkunun sebebini de
çok iyi anlıyorum.
Çok müthiş ya da çok sıra dışı bir hikaye diyemem 
ama
inanılmaz akıcı, sürekleyici bir anlatım olduğunu
net söyleyebilirim.
Kalın bir kitap, 624 sayfa ama insan elinden bırakmak istemiyor, bir de bakmışsınız ki
kitap bitivermiş.
İki yalnız kızın tanışmaları ve 
ömür boyu devam edecek olan dostlukları anlatılıyor.
Elbette her normal ilişkide olduğu gibi bu iki kadının ilişkileri de zaman zaman zedeleniyor, 
kızgınlıklar, kırgınlıklar yaşanıyor ve hatta kıskançlıklar da.
Ama her şeye rağmen koparamadıkları  ve yerini kimsenin dolduramayacağı
bağlarını her defasında onarmasını becerebiliyorlar.
Favori kahramanım ise, belki kızacaksınız ama kesinlikle Johnny oldu.
Kitabın sonundaysa bir sulu göz olarak yine salya sümük birbirine karıştı.
Ne olacak benim bu halim bilmiyorum :)

Aslında kitap bir bakımdan insanları ilişkileri hakkında düşünmeye de sevk ediyor.
Hepimiz yaşamışızdır; bazen birilerinin yanında ışık saçarken, bir başkasının yanında 
ışığından sönük kalmışız.
Çünkü hepimizin daha iyi olduğu ya da daha az iyi olduğu
konular, alanlar vardır hayatta.
Ama sanırım çok az ilişki bunun altından kalkabilecek kadar sağlam oluyor,
ve hatta belki de böyle ilişkiler kalmadı bile diyebilirim.
En azında kendi çevreme baktığımda bunu çok net söyleyebiliyorum.
İnsanlar birbirleri hakkındaki güzel şeyleri görmezden gelip olumsuzlukları
öne çıkarma peşinde ya da
sahip olduğunuz güzel şeyleri bir şekilde
yitirdiğinizde, güzel olduklarını ancak kabul edip sindirebiliyorlar.
Garip ilişkiler türedi vesselam, 
konu da uzun, yazdıkça yazarım yani :)
O zaman diyorum ki okuyun bu kitabı, tavsiyemdir.
Ateşböceği Yolu - Kristin Hannah
Pegasus Yayınları - 7.baskı/Ocak 2014
Çeviri - Elif Tozlu
624 sayfa

16 Aralık 2014 Salı

YAŞAMI KULLANMA KILAVUZU - FİGEN KARAASLAN (Yorum 53)



Kişisel gelişim kitaplarıyla Secret kitabı vasıtasıyla tanışanlardanım. 
Kendi çevremden de biliyorum ki bazı kişiler kişisel gelişim kitaplarına ön yargılı yaklaşıyor.
Belki nedenlerinden biri son dönemde konuyla ilgili fazla kitap yayınlanması ve fazla insanın konuşur 
olmasıdır kim bilir!
Belki de toplum olarak acıya şerbetli yaşadığımızdandır ruhumuzu iyileştirecek her şeyi göz ardı etmemizin nedeni!
Güzel yazar Figen KARAASLAN kendimizi daha iyi tanıyacağımız, kötülüklerden sıyrılıp güzellikleri fark edebileceğimiz ruhsal yolculuğumuzun sabır ve cesaret gerektiren 
bir süreçten geçtiğini vurguluyor ( ki doğru söze ne hacet!)
İşte bu sürecin yardımcı enstrümanlarını bilgelikle anlatmış kitabında.
Yaşamımızdaki tercihlerimizden tutun da  ilişkilerimize kadar bir çok konuya değinilmiş kitapta.
 Aynı zamanda Mevlana' dan da (ve başka bir çok düşünürden doktora kadar) örnekler verilerek renklendirilmiş 
ki benim de en çok sevdiğim bölümler bunlardı.
Yaşantınızda yanlış giden bir şeyler olduğunu düşünüyorsanız, yazarında dediği gibi
bir yol haritasına ihtiyacınız varsa,
en yalın, en samimi hislerle yazılan bu kitabı okumasını tavsiye ederim.
Ve son olarak yazarımıza değerli kitabını imzalayıp gönderme nezaketinde bulunduğu için
 teşekkür ediyorum :)

Yaşamı Kullanma Kılavuzu - Figen KARAASLAN
GOA Yayıncılık - Temmuz 2014

216 sayfa

14 Aralık 2014 Pazar

AŞK SANDIĞI - MURAT ÇAVGA (Yorum 52)



Aşk Sandığı kitabı,
"Sevmek bir ibadetse eğer, önce kalbine abdest aldır"
cümlesiyle başlıyor.
Çok da hoşuma gitti bu söz.
Kitap adından da anlaşılacağı üzere 'aşk' üzerine kaleme alınmış.
Aşklı hikayeler, sözler, şiirler..
E aşk olunca acı, ayrılık, özlem olmaz mı?
Onları da içine alan bir çok anlatım var kitapta.
Aşk Sandığı - Murat Çavga
Parafiks yayınları - Ağustos 2014 (1.baskı)
192 sayfa

9 Aralık 2014 Salı

KARDEŞİMİN HİKAYESİ - ZÜLFÜ LİVANELİ (Yorum 51)


Uzun zamandır okumayı istediğim kitaplardan bir tanesiydi Kardeşimin Hikayesi.
Tahmin ediyorum ki pek çok insan da okumuştur ve özellikle Zülfü Livaneli tutkunları.
Ahmet ve Mehmet ARSLAN kardeşlerin trajik hikayelerini anlatıyor kitabımız.
Başlarına gelen onca hadiseden sonra, 
'insan her şeyi unutarak yaşayabilirdi ama her şeyi hatırlayarak yaşayamazdı'
düsturundan yola çıkarak yeni ve bir çoklarına göre tuhaf bir hayata başlıyorlar.
Kitapların içinde, gerçekle hayalin birbirine karıştığı, 
'sevgili' dışında kimsenin size dokumasına izin vermediğiniz ve 
hepi topu bir elin parmaklarını geçmeyecek kadar insanla görüşülerek -ki o da genelde
mecbur kaldıkça- devam edilen bir hayat.
Ve aşk tabi ki...
Geçmiş, şimdi ya da gelecek ...
Bütün sırları açık edecek en güçlü duygu belki de.
Okuyan bir çok insan gibi ben de pek beğendim Kardeşimin Hikayesi' ni.
Ancak onlar kadar şaşırmadığımı itiraf etmeliyim.
Çünkü neredeyse tüm tahminlerin doğru çıktı :)
Zülfü Livaneli'nin kaleminden harika bir hikaye daha diyebilirim gönül rahatlığıyla.
Mutlaka okuyun, tavsiyemdir. 
Kardeşimin Hikayesi - Zülfü Livaneli
Doğan Kitap - Mayıs 2013
324 sayfa



5 Aralık 2014 Cuma

Kitap Yorumum# 50 ANA KARARGAH İSTANBUL - ŞEVKET DEVRİM


Polisiye bir romanı, gerçek bir polisten okumamıştım daha önce.
Kurgu, yaptığınız işle ilgili değil elbette ancak şöyle de bir gerçek var ki,
okuduğum çok sayıda polisiye romanda yer almayan detaylar vardı bu kitabın içinde.
Ana Karargah İstanbul kitabı,
Türkiye'de de çok ses getiren hadiselerden bir tanesi, din adamlarının ölümüyle başlayıp,
çok tartışılan illiminatiye doğru yol alıyor.
Aynı zamanda, renkli ekranların insanları etkilemede ne kadar önemli olduğu
konusunda da sağlam mesajlar veriyor.
Akıcı ve sürükleyici bir anlatım var.
Özellikle baş karakter komiser Timur'un olayı çözdüğü sahneler oldukça heyecanlı ilerledi.
Polisiye severler için bildik bir duygu vardır;
katili tahmin etmek ister ve kitabın sonunda 'bak gördün mü yine bildim' demeyi severler.
Lakin sanıyorum hakikat biraz daha farklı çünkü şaşırmış olmak
daha tatmin edici gibi.
Ben de başta tahmin ettiğimi düşünüp, bir sevinç edasıyla 'heheyt, benden kaçar mı?' dedim
ama kaçıyormuş demek ki :)
bildiğiniz ters köşe oldum valla.
Söylemeden geçmek istemedim; kitap bana Dan Brown' un Da Vinci Şifresi' ni
anımsattı, polisiye hali elbette.
Okuyun, tavsiyemdir.
Ana Karargah İstanbul - Şevket Devrim
Karayel Yayınları - Mayıs 2014
382 sayfa






1 Aralık 2014 Pazartesi

Kitap Yorumum# 49 NEYDİM? N'OLDUM? - PAKİZE ÖMÜRLÜBAY



Dibe vurmuşluk hali hiç böyle müstehcen ve eğlenceli anlatılmamış olsa gerek :) 
Kitabın adından matrak bir hikayenin size kucak açtığını hissediyorsunuz ama şunu söyleyebilirim ki 
tahminden çok daha matrak bir hikaye çıktı.
Terk edilen, işsiz ve hatta evsiz kalan amma ve lakin burnu düşse eğilip yerden almayacak
bir karakter esas kızımız Miray.
Kendini içkiye veren, içtikçe kendini kaybeden bir kısır döngünün içinde.
E biraz da çapkınız hani , rahat durmuyoruz ...
Bir nefes almak için çıktığı yolculukta tanıştığı güzel insanlar sayesinde
kendisiyle barışıp,yeteneklerini fark edip ve derinlere gömdüğü özgüvenini bulup 
farklı  bir insan olarak dönüyor yaşadığı şehre.
Yaşadığı bu dönüşüme kendini bıraktıkça hayatının nasıl yoluna girdiğine de şahit oluyor elbette.
Belki biraz sıra dışı bir kız Miray, biraz çatlak da olabilir, hatta biraz ağzı bozuk 
ya da fazla rahat da diyebiliriz belki...
ama ne dersek diyelim, hepimizden bir şey var içinde...
Her kadından bir parça...
Yazar'ın çok da alışık olmadığımız farklı bir tarzı var ve açıkçası ben bunu çok sevdim.
Okuyun, tavsiyemdir..

Aman Allah'ım Neydim N'oldum- Pakize ÖMÜRLÜBAY
Trend Yayınları - Mayıs 2014(1.baskı)
287 sayfa

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...